Daha çocuk olduğum zamanlarda yaz tatilini iple çekerdim. Bir an önce okulların kapanmasını ve sınav stresinden kurtulmak isterdim. Peki ya sonra. Bir kaç hafta tatilden sonra canım sıkılmaya başlardı. 5. Sınıftan sonra annem beni bir berberin yanına çırak olarak verdi. Bir kaç gün sonra usta sen pazartesi günü gelme dedi. Haklı tabi 10-11 yaşındaki bir çocuk hatır olsun diye yanına alıyorsunuz ve kalabalıktan başka bir şeye yaramıyor. Daha bir kaç günlük çocuğa balon ile tıraş yapmasını söylemenin söylemek ayrı bir anısı var aklımda. İyi ki de devam etmemişim berberliğe. Zaten sürekli ayakta beklenen işi sevmezdim. Sonraki hafta berberden daha kötü bir şey başıma geldi babam beni elektrikçi bir arkadaşının yanına verdi. Hayatımda unutamadığım ve travmalar yaşadığım 8 haftalık bir süre. Benden en az 6-7 yaş büyük kişilerle beraber inşaatların elektrik işleri ile uğraşmak zorunda kaldım. Bu işler benim boyumdan büyüktü. Ama yine de bana iş konusunda tecrübe kazandırdı. Hayatın zor olduğunu öğrendim. Paranın kolay kazanılmadığını anladım. İnsanların kötü de olabileceğinin farkına vardım. 11 yaşındaydım. Sonra mı ne oldu 6-7-8 inci sınıflarda sürekli takdir aldım ve yaşadığım ilçedeki en iyi okulu kazandım. Bu anlattığım hayat tecrübesi benim için iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum.
Çocukların yaz boyu televizyon tablet ve telefonla oyun oynayarak vakit öldürmesine karşıyım. Onlara az da olsa hayatı öğretecek basit işler verin. Verin ama zaman kötü bunu da unutmayın. Sürekli gözetiminizde olsun. Çocuklarımız bizim en kıymetlilerimiz. Onları tam gün sizin iş yerinize götürün ve onlara okuma, ezber gibi işler verin. Onların akıllarını güzel işlerle meşgul edin.